Laktoz İntoleransı

Dr.Dyt. Abdurrahim Zarifoğlu

Updated on:

Laktoz İntoleransı ve Egzama/Sedef İlişkisi

Bir erkek hasta, süt ve süt ürünleri tükettiğinde ciddi sağlık sorunları yaşıyor. Egzama ve sedefe bağlı cilt lezyonları artıyor, karında şişlik, gaz, ishal ve kabızlık gibi sindirim problemleri ortaya çıkıyor. Ayrıca ağız kokusu, dışkıda şeker tespiti ve genital bölgede pişik gibi belirtiler de görülüyor.

Laktoz İntoleransı Nedir?

Laktoz, süt ve süt ürünlerinde bulunan bir şeker türüdür. İnce bağırsakta bulunan laktaz enzimi, laktozu parçalayarak vücudun emebileceği hale getirir. Ancak, bazı bireylerde laktaz enzimi yetersizdir veya hiç yoktur. Bu durum, laktoz intoleransı olarak adlandırılır.

Laktoz İntoleransının Mekanizması

Laktozun Sindirilememesi:

Laktoz, ince bağırsakta laktaz enzimi tarafından parçalanamadığında, bağırsakta kalır. Bu durum, suyun bağırsaklara çekilmesine neden olur ve ishal başlar.

Gaz Oluşumu:

Sindirilemeyen latkoz, bağırsak bakterileri tarafından fermente edilir. Bu süreçte metan gazı oluşur ve karında şişlik, gaz ve ağız kokusu gibi belirtilere yol açar.

Bağırsak Florasının Bozulması:

Laktoz intoleransı, bağırsak florasını olumsuz etkiler. Zararlı bakteriler çoğalırken, faydalı bakteriler azalır. Bu durum, bağırsak geçirgenliğini artırarak toksinlerin kana karışmasına neden olur.

Otoimmün Tepkiler:

Kana karışan toksinler, bağışıklık sistemini tetikler. Egzama ve sedef gibi otoimmün hastalıklar, bu süreçte şiddetlenir. Ciltte ve saçlı deride lezyonlar artar.

Dışkıda Şeker ve Pişik:

Sindirilemeyen laktoz, dışkıyla atılır. Dışkıda şeker tespit edilir. Ayrıca, şekerin oksidasyonu nedeniyle genital bölgede pişik ve kızarıklık oluşur.

Kabızlık:

İshal sonrası vücut, kaybettiği suyu geri kazanmaya çalışır. Bu durum, bağırsaklardaki sıvı miktarını azaltır ve kabızlık başlar.

Coğrafya ve Genetik Faktörler

Laktoz intoleransı, genetik ve coğrafi faktörlere bağlıdır. Örneğin, Kuzey Avrupa ülkelerinde (Danimarka, Norveç gibi) laktoz intoleransı oranı %2-5 iken, Türkiye gibi Akdeniz ülkelerinde bu oran %75’lere kadar çıkar. Bunun sebebi, Kuzey Avrupa toplumlarının yıllarca sütle beslenmesi ve bağırsaklarında laktaz enziminin adapte olmasıdır. Türkiye’de ise tahıl ağırlıklı beslenme nedeniyle laktaz enzimi daha az üretilir.

Hastanın Durumu ve Tedavi

Hastamız, süt ve süt ürünleri tükettiğinde yukarıdaki semptomları yaşıyor. Bu durum, laktoz intoleransı ile ilişkilidir. Ayrıca, egzama ve sedef gibi otoimmün hastalıklar da bu süreci tetiklemektedir. Hastanın kortikosteroid içeren kremler kullanması, bağışıklık yanıtını baskılamak içindir. Ancak, asıl çözüm, süt ve süt ürünlerini diyetten çıkarmaktır.

Laktoz İntoleransı ve Süt Ürünleri Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Laktoz İntoleransı vs. Laktoz Alerjisi:

Laktoz intoleransı, laktaz enzimi eksikliğinden kaynaklanır. Laktoz alerjisi ise bağışıklık sisteminin süt proteinlerine verdiği tepkidir. İkisi farklı durumlardır.

Süt Ürünlerindeki Laktoz Oranı:

Sütteki yağ oranı arttıkça laktoz oranı düşer.

Peynirlerde sertlik arttıkça laktoz oranı azalır (örneğin, kaşar peyniri beyaz peynire göre daha az laktoz içerir).

Yoğurt, kefir gibi fermente ürünlerde laktoz oranı daha düşüktür.

Egzama, Sedef ve Diğer Otoimmün Hastalıklar:

Egzama, sedef, ürtiker, lupus, IBS, SİBO, ülseratif kolit ve Crohn gibi hastalıklarda süt ürünleri tamamen kesilmelidir. Bu hastalıklarda laktaz enzimi daha az üretilir.

Diyet ve İyileşme Süreci:

Hastalar, süt ürünlerini diyetten çıkararak semptomlarını kontrol altına alabilir. İyileşme sürecinde, az miktarda süt ürünü denenebilir. Ancak, sağlıklı bireylerle karşılaştırma yapmak doğru değildir.

Sonuç

Laktoz intoleransı, genetik ve coğrafi faktörlere bağlı olarak ortaya çıkan bir durumdur. Süt ve süt ürünleri tüketildiğinde sindirim problemleri, cilt lezyonları ve otoimmün tepkiler görülebilir. Bu nedenle, özellikle egzama, sedef gibi hastalıkları olan bireylerin süt ürünlerini diyetten çıkarması önemlidir. Sağlıklı bir yaşam için beslenme alışkanlıklarınızı gözden geçirmeli ve doktorunuzun önerilerine uymalısınız.

Unutmayın, her bireyin genetik yapısı ve toleransı farklıdır. Bu nedenle, kişiye özel bir beslenme planı oluşturmak en doğru yaklaşımdır.

Yorum yapın